Naci Görür Van Depremi için Yine Uyardı

Deprem uzmanı Naci Görür Van’da meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki depremin ardından yine bir uyarıda bulundu. Van Gölünde meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki depremden sonra yer bilimci Naci Görür depremin Erciş fayının güneyinde meydana geldiğini ifade etti. Yakın zamanda da Akçift ve Kuşçu yörelerinde de deprem meydana geldiğin belirten Profesör Doktor Naci Görür, 6 şubat depreminden sonra bu tür depremlerin normal karşılanması gerektiğini ifade etti.

  Türkiye'nin Doğusundaki Fay Hatları ve Deprem Riskleri

 

Türkiye, tectonik plakaların kavşak noktasında yer almasından dolayı aktif bir deprem kuşağında bulunmaktadır. Ülkenin doğusu, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi, bu aktiflikten en çok etkilenen bölgelerden biridir.

 Doğu Anadolu'da bulunan en önemli fay hattı, Doğu Anadolu Fayı (DAF) olarak bilinir. DAF, yaklaşık 1200 km uzunluğunda bir ana fay hattıdır ve Türkiye'nin en aktif faylarından biridir. DAF, Arap levhasının Anadolu levhası altına dalması sonucu oluşmuştur. Bu tectonik hareketlilik, zaman zaman büyük depremlere sebep olmaktadır. 1939 Erzincan ve 1992 Erzurum depremleri, bu fay hattının etkisiyle meydana gelmiş büyük depremlerden sadece ikisidir.

Doğu Türkiye'deki deprem riski sadece DAF ile sınırlı değildir. Bölgede, DAF'nin yan kolları ve bağlantılı diğer fay hatları da bulunmaktadır. Bunlar arasında Van Fayı, Bingöl Fayı ve Bitlis-Zagros Fayı sayılabilir. Her biri kendi başına ciddi deprem tehlikeleri oluşturmaktadır.

Deprem Riski Sağlam Yapılarla Azaltılabilir!

Deprem riskini azaltmak için yapıların deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa edilmesi, mevcut yapıların deprem güçlendirilmesi ve halkın deprem bilincinin arttırılması gerekmektedir. Ayrıca, bölgede gerçekleşen depremlerin hemen ardından yardım ve destek çalışmaları da büyük önem taşımaktadır.

Netice itibariyle Türkiye'nin doğusunda yaşayanlar için deprem gerçeği her zaman var olmuştur ve olmaya devam edecektir. Ancak bilinçli ve hazırlıklı bir toplum, depremin yıkıcı etkilerini en aza indirebilir. Bu nedenle, bireylerin, toplulukların ve yetkililerin sürekli olarak bu konuda bilgilenmeleri ve önlem almaları büyük önem taşımaktadır.